KÜRESEL ISINMAYA DUR DİYELİM!

KÜRESEL ISINMAYA ARTIK BİR DUR DİYELİM!







14 Mayıs 2012 Pazartesi


Türkiye Denizleri Tehlikede

Türk Deniz Araştırmaları Vakfı (TÜDAV) tarafından hazırlanan ''Küresel Isınma ve Türkiye'' konulu rapor, küresel ısınmanın Türkiye denizleri üzerinde oluşturduğu ve ileride oluşturması beklenen etkiler ile denizleri bekleyen tehlikeleri ortaya koydu. TÜDAV'ın 10 kişilik bir uzman ekibi, küresel ısınmanın Türkiye denizleri üzerindeki etkilerine ilişkin bir rapor hazırladı. Dünya denizleri ve okyanuslarında önemli değişimlerin yaşandığı belirtilen raporda, "Küresel ısınma ve deniz suyu seviyesindeki değişimler ülkemizi acaba nasıl etkileyecektir? Ne yazık ki bu soruya yeterli cevabı verecek durumda değiliz. Zira ülkemizde bu konuda çalışan interdisipliner bir kadro yoktur. Dahası bu tür bir araştırmaya önem verilmemekte, ulusal bir irade görülmemektedir" denildi.
Raporda, küresel ısınmanın Karadeniz'de hamsi göçlerini etkileyeceği, bunun da Türkiye'de milyonlarca YTL'lik zarara ve birçok balıkçı ailenin işsiz kalmasına yol açacağı vurgulandı.
TÜRKİYE'NİN EKSİKLİKLERİ
Ulaşım aksayacak
"Bozulan atmosferik ritim ile denizlerimizde daha farklı bir rüzgar ve akıntı sistemi ortaya çıkacak, bazı limanlarımızda ulaşım aksayacak, balıkçı filolarımızın ve her türlü deniz araçlarının seyri zorlaşacak, balık çiftlikleri şiddetli dalgalara maruz kalacak, adalara ulaşım aksayacak, deniz ortamı kara alanından daha riskli bir hal alacaktır. Böylesi bir duruma hazırlıklı olanlar denizlerde bayrak gösterirken, hazırlıksız yakalananlar ya ciddi acılar yaşayacak ya da karaya hapsolarak denizi seyretmek zorunda kalacaktır.''
Denize kıyısı olan iller zarar görecek
27 ilin deniz kıyısında olması nedeniyle, bu illerdeki kıyı yapıları, balıkçılık, turizm gibi ticari faaliyetlerin ciddi zarar göreceği de ifade edilen raporda, nüfus artışının yüzde 2.1 olduğu Türkiye'de denizler hala bir protein deposu iken, küresel ısınma ile ortaya çıkacak sorunların, geleneksel balık avcılığına, av türlerine ve yöntemlerine ciddi bir darbe vuracağı vurgulandı.
Raporda, ''Doğanın nasıl bir reaksiyon göstereceğini, değişimlerin hangi bölgelerde nasıl olacağını saptamak zor. Bunu önceden kestirmenin tek yolu denizlerimiz üzerine yaptığımız izlemeleri daha geniş bir alana yaymak ve izlenilen parametreleri de artırmaktır'' denildi.


Ulusal politika oluşturulmalı, yoksa muhtaç kalırız
Raporda, değişimleri takip edip ulusal politikalarını oluşturacakların karlı çıkacağı, takip etmeyenlerin diğerlerine muhtaç kalacağı, küresel ısınmanın ülke denizlerini farklı sorunlarla karşı karşıya bırakacağı kaydedildi.
Yeni balık türleri
Halen 300 civarında Kızıldeniz kökenli denizel türün Akdeniz'de yaşadığı kaydedilen raporda, ''Ülkemiz sularında tespit edilen Hint Okyanusu kökenli balıkların sayısı şimdiden 30'un üzerindedir ve bunların arasında ticari değere sahip olanlar balıkçılarımızca avlanmaktadır" denildi.
Akdeniz'de katil yosun
"Bütün bu türlerin Doğu Akdeniz'e girmesi ve koloni oluşturup yerli türlerle alan rekabetine girmesinin ana nedenlerinden biri Akdeniz'deki su sıcaklığının artışıdır. Akdeniz'de artık tropikalleşme yaşanmaktadır ve bu tüm havzayı etkilemektedir. Daha şimdiden, tropikal türlerden olan ve 'katil yosun' olarak bilinen 'Caulerpa taxifolia' türü yosun ile birçok balık havzada başarılı bir şekilde gelişmekte, hatta alan kazanmaktadır"

"Batı Akdeniz'de son 10 yılda yüzey suyu sıcaklığı 0.2 derece artmıştır. Bu artış 13 derece gibi sabit bir sıcaklıkta yaşamaya alışan derin deniz balıklar için tehdit oluşturmaktadır.''
Yüzey suyu sıcaklığındaki artış
Batı Akdeniz'de dip sularındaki sıcaklığın 1960'dan beri 0.12 derece yükseldiği, buna karşın Doğu Akdeniz'deki deniz suyu yükselmesinin 1992'den beri ortalama 12 santimetre olduğu ifade edilen raporda, Akdeniz'deki bu sıcaklık artışlarının sadece balıklar ve omurgasız türleri değil, birçok göçmen tür için de tehlike olduğu vurgulandı.


Marmara ve Karadeniz'de durum
"Akdeniz'de yaşayan, Karadeniz ve Marmara'da 20 yıl önce nadir görülen sardalya, kupes ve salpa gibi balıkların bu denizlerde sıkça görülmeye başlanması, hatta İğneada gibi Batı Karadeniz'de avcılığına başlanması deniz suyu sıcaklığının artışıyla ilişkilendirilmektedir. Yine, günbalığı türünün artık Marmara Denizi'nde de görülebilmesi, dağılımın Akdeniz'in güneyinden daha kuzeye çıkması küresel ısınmanın etkileriyle açıklanmaktadır.''
Raporda, küresel ısınmanın Karadeniz'de hamsi göçlerini etkileyeceği, bunun da Türkiye'de milyonlarca YTL'lik zarara ve birçok balıkçı ailenin işsiz kalmasına yol açacağı vurgulandı.

Eski ile yeni yeni türler arasında mücadele
"Sulak alanlardaki su seviyesi yükselmeleri yeni türlerin bu alanlara girmesine, eski ile yeni türler arasındaki mücadeleye de sahne olacaktır. Nihayet, deniz suyunun ısınması sonucunda yüksek sıcaklıkta yaşayan bakterilerin artması ve bunların hastalık oluşturma kapasiteleri daha da artacaktır. Bunun küresel boyutta olması da mümkündür. Küresel ısınma denizlerde yapılan balık yetiştiriciliği için tehlikedir."
Sadece canlı yaşam etkilenmeyecek
Raporda, küresel ısınmanın sadece canlı yaşamını direk olarak etkilemeyeceği ve habitat yıkımlarına da yol açacağı dile getirildi.
Kurumlararası işbirliği
BM Çevre Programı (UNEP-IOC) ile UNESCO tarafından yürütülen deniz suyu yükselmeleri izleme ağı çalışmalarını takip edilmesi, ülkede kurulacak birden çok interdisipliner çalışma grubu ile denizlerin vakit geçirilmeden izleme çalışmalarına başlanması gerektiği ve bu konuda devletin yetkili organlarının harekete geçmesi gerektiği vurgulandı.
Geniş olanaklara sahip Deniz Kuvvetleri Komutanlığı'na bağlı Seyir Hidrografi ve Oşinografi Dairesi ile üniversiteler arasında, uzun süreli araştırma projeleri başlatılmasının önemi anlatılan raporda, izlenmeden değişimleri anlamanın mümkün olamayacağı belirtildi.
Raporda ayrıca, ''Sadece kar hedefleyen üretim anlayışının dünyayı ve insanlığı bir kaosa götürdüğü bir gerçektir. Mevcut üretim ilişkisiyle gezegenimizde tüm
canlıların geleceği tehlike altına girmiştir. Küresel iklim değişikliği, yaklaşık 200 yıllık sanayi devrimi ve bunu izleyen kapitalist üretim süreçlerinin bir sonucu olduğuna göre, bu süreçlerin yeniden değerlendirilmesi, tüm canlıların mutluluk ve refahına göre dizayn edilmesi gerekir. Aksi takdirde, suyu ısınan, okyanuslar, denizler veya dünya değil, buna neden olan biz insanlar ve hiçbir suçu olmayan diğer canlılar olacaktır'' görüşüne yer verildi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder