KÜRESEL ISINMAYA DUR DİYELİM!

KÜRESEL ISINMAYA ARTIK BİR DUR DİYELİM!







15 Mayıs 2012 Salı


Biraz ısınsak ne olur ?

Küresel ısıda meydana gelebilecek 2 derecelik bir artış, dünya nüfusunun neredeyse yarısının susuz kalmasına neden olabilecek. Sadece bu felaket senaryosu bile, milyonlarca kişinin hükümetlerini küresel ısınmaya karşı harekete geçmeye çağırması için yeterli görünüyor.
Türkiye hızla kirletiyor
Birleşmiş Milletler'in yayımladığı bir rapora göre; atmosfere en çok zehirli gaz bırakan ülke ABD, sera etkisi yaratan gazların salınımında en hızlı artış gösteren ülke ise Türkiye.

BM İklim Değişikliği Sekreterliği'nin yaptığı çalışmada, 1990-2004 yılları arasında40 ülke değerlendirilmiş ve Türkiye yüzde 72.6 artışla 1'inci sıraya yerleşmişti.

Sera etkisi yaratan gazların en büyük sorumlusu olarak enerji santralleri, fabrikalar ve otomobiller gösteriliyor.

'Pahalı, kirli ve dışa bağımlı fosil yakıta dayalı ekonominin terk edilmesini ve yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı, tarımsal ekonomiler üretilmesini' isteyen çevre örgütleri, yetersiz olmasına rağmen Kyoto Protokolü'nün de bir an önce imzalanmasını talep ediyor.

'Tehlikeli işaretler' başladı bile...

Küresel ısınmadan sorumlu olan gazların yayılımı, Kyoto anlaşmasının yanı sıra uzun vadeli politikalarla sınırlanmaya çalışılıyor.

Ancak özellikle enerji ihtiyacının her geçen gün arttığı gelişmekte olan ülkeler, bu sorumluluğu yerine getirmekte zorlanıyor.

Uzmanlar, küresel ısınma hızının önceki yıllara oranla düştüğünü açıklasa da çevreci gruplar, buzullardaki erime, beklenmedik fırtınalar ve sıcaklıktaki ani artışlar ya da 1996 hariç son 10 yılın, 19'uncu yüzyıldan beri tespit edilen en yüksek sıcaklık ortalamalarına ulaşmasının 'yeterince tehlikeli işaretler' olduğunu vurguluyor.

Çözüm temiz enerjiye yatırımda

Dünyanın geleceği için kaygılanan herkesin hemfikir olduğu önlemler arasında ise fosil atıklardan uzaklaşarak, doğaya yeni yükler getirmeyen güneş, rüzgar gibi temiz enerji kaynaklarına yönelinmesi ile enerji tasarrufuna katkı koyacak "bireysel" önlemlerle bu çabaya destek verilmesi yer alıyor.

Biraz ısınsak ne olur?

Cevap 1: İklim değişir
Atmosfere insan faaliyetleri nedeniyle hızla yayılan metan, ozon ve kloroflorokarbon gibi gazların, ısı tutma özellikleri nedeniyle meydana gelen küresel ısınmanın, buzulların erimesi ve okyanusların yükselmesi gibi ciddi sonuçlar doğuracak iklim değişimlerine neden olması bekleniyor.
Cevap 2: Hayvan türleri yok olur, kitlesel göç ve susuzluk baş gösterir

Küresel ısınmanın, doğanın dengesini geri dönülemez biçimde bozarak, hayvan türlerinin yüzde 40'ının yok olmasının, kitlesel göçlere ve susuzluğa yol açmasının yanı sıra büyük bir ekonomik felaketi de tetiklemesi bekleniyor.

Cevap 3: Ekonomik felaket yaşanır

Dünya Bankası'nın eski ekonomi uzmanlarından Sir Nicholas Stern, ekonomik ve sosyal faaliyetlerin bozulmasının ardından ortaya çıkan sonucun "20'nci yüzyılın ilk yarısındaki büyük savaşlar ve büyük buhranla ortayan çıkan krize benzeyeceği" uyarısında bulundu.

Stern'in hazırladığı rapora göre, ülkeler yıllık gayrisafi milli hasılalarının yüzde birini küresel ısınmayla mücadeleye ayırmazsa bunun 5 ile 20 katını daha sonra ödemek zorunda kalacak.

Küresel ısıda sadece 2 derecelik bir artışın, dünya nüfusunun neredeyse yarısının susuz kalmasına neden olabileceği belirtiliyor.

Kyoto dünyayı kurtarır mı?

Enerji santralleri, fabrikalar ve otomobillerin baş sorumlu olduğu ve sera etkisi yaratan gazların atmosfere salınımını azaltmak konusunda bağlayıcı ilk anlaşma olan Kyoto, 1997'de Japonya'da yapılan BM toplantısında doğdu.

16 şubat 2005'te yürürlüğe giren Kyoto Protokolü'nün, gelişmiş ülkelerin neden olduğu zararlı gazların yüzde 61.6'sı üzerinde bağlayıcılığı bulunuyor.

Dünyada atmosfere en fazla sera gazı yayan ABD, Kyoto'nun mali olarak çok fazla yük getirdiği ve gelişmekte olan ülkeleri "yanlış" yönlendirdiği gerekçesiyle 2001'de anlaşmadan çekildi.

ABD ve Avustralya'nın dışarıda kalmasının, "fazla sorumluluğu olan" 35 gelişmiş ülkenin, 2008-2012 dönemine kadar gaz salınımını 1990'daki miktarlarının yüzde 5 altına indirmesiyle ulaşılması beklenen düzelmeye engel teşkil ettiği belirtiliyor.

Ayrıca, atmosferi en çok kirleten ülke olarak kendi bağımsız önlemlerini alan ABD'nin, AB ülkelerinde ulaşılan durumdan çok daha ileride olduğu kaydediliyor.

BM verilerine göre, AB 2004 itibariyle 1990 miktarlarının yüzde 0.6 gerisine inmişken, ABD'de yüzde 15'i aşan bir gerileme görüldüğü ifade ediliyor.

Uzmanlar, zararlı gazların atmosfere salınımında küresel düzeyde 2030'a kadar yüzde 60, 2050'ye kadar ise yüzde 80 oranında azalma olması gerektiğinin altını çizerken, en fazla yükümlülük altına giren AB ülkelerinin bile, yüzde 8 oranında azalma hedeflemesi yetersiz görülüyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder